Naci Görür: Bana Tarkan muamelesi yaptılar, alkışladılar ama…
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “6 Şubat depreminin yıl dönümünde dirençli kentler” paneli yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür’ün katılımıyla yapıldı.
ANKA Haber Ajansı’nın haberine göre, Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panele, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Doğan Hatun, sivil toplum kuruluşu temsilcileri de katıldı.
Dirençli kentlerin nasıl oluşturulacağı konusunda bilgi veren Naci Görür, “Bu ülkede yaşayan bütün insanlarımı canı gönülden bağrıma basıyorum. Bu yaşa gelmiş olmama rağmen böyle seyyahlar gibi il il dolaşıyorum, anlatmaya çalışıyorum. Amacım insanların ölmesin diye. Depreme farkındalık yaratmak, bilinç yaratmak, insanları bilgilendirmek için çalışıyorum. Yoksa bu yaştan sonra fazla bir beklentim de yok. Ama bu ülkenin insanları olarak, olası bir depremde binlerce canımızı, insanımızı toprağa vermek, kurban etmek bize yakışmıyor. Gerçekten yakışmıyor” diye konuştu.
“Bilgi toplumu olan toplumlar, çağdaş olan toplumlar bir depremde binlerce zayiat veren bir topluluğu, bir ülkeyi hoş karşılamıyorlar” diyen Görür, “Dünyada herhangi bir ülkede olası büyük bir depremde binlerce zayiat veriliyorsa, aydın dünyanın o ülkeye bakışı ‘bunlar çürümüş toplumlardır’ diye. Bunu biz ikrar etmiyoruz, hoşumuza da gitmiyor. Kendi ülkeme de yakıştıramıyorum. Ama her depremden sonra mahkemelerin tutuklamalara, mahkemelerde olan davalara bakarsanız çürük bina yapıldığı için, demir eksik olduğu için, beton kötü olduğu için mahkumiyetler oluyor” ifadelerini kullandı.
‘KADER DEĞİL, ALLAH’A İFTİRA ATMAYALIM’
Deprem kaynaklı ölümlerin önlenebileceğini vurgulayan Naci Görür, “Deprem bizim kaderimiz değildir. Biz hiçbir zaman bunu dini inançlarımızla da öngöremeyiz. Bizim dinimiz yüce bir dindir. Allah’a iftira etmeyelim. İnancımıza iftira etmeyelim. Alınacak bütün önlemleri bize almayı emreden bir inanç sistemimiz var. Bilim Çin’de de olsa gidin alın diyen bir inanç sistemimiz var. Fırat’ın kenarında bir koyun ölürse onun mesuliyeti benim diyen bir inanç sistemimiz var. Dolayısıyla bu işlerin hepsini bir kenara bırakıp, bilim ve teknolojinin ışığı altında artık şu depremlerde kendi insanımızı kurban etmeyelim. İnsanımıza sahip çıkalım. Bunu bu ülke yapabilecek niteliktedir. Bunu yapabilecek parası da mühendisi de bilim adamı da vardır. Yeter ki niyetimiz olsun” dedi.
‘DEPREMLERDEN ÖNCE ELAZIĞ’I, MALATYA’YI, MARAŞ’I UYARDIM, KİMSE BİR ŞEY YAPMADI’
Uyarılarının dikkate alınmadığını belirten Prof. Dr. Naci Görür, şunları söyledi:
“Ben Diyarbakır’a doğru mesajı vermek için burada bulunuyorum. Amacım bu. Yani doğru mesajı vereyim de onu siz uygularsınız, uygulamazsınız onu bilmiyorum. Uygulamadığınız zaman üzülürüm ama en az en azından vicdanımla baş başa kaldığımda ‘Diyarbakırlılara bunu söyledim’ derim. Bakın bunu örnek olarak söyleyeyim: Elazığ depremi oldu 2020’de. Ben 2003’ten beri Elazığ’a her zaman gittim. Elazığ’a deprem geliyor dedim. Nerede deprem olacağını karış karış söyledim. Malatya, Sincik’e kadar. Bölgesini söyledim. Çelikyaka’da söyledim. Yalvardım, Malatya Üniversitesi’nde anlattım, Malatya Valisine, Elazığ Valisine. Elazığ Belediye Başkanına, Elazığ halkını anlattım. Bana Tarkan muamelesi yaptılar. Alkışladılar, ıslık çaldılar. Yaşa, varol. İyi, güzel. Ama hiçbiri en ufak bir şey yapmadı. Bu kulaktan girdi, bu kulaktan çıktı. Ne resmi organlar, ne sivil organlar, ne halk. Hiç tınmadı bile.
Genel yargı şu: ‘Bana değmeyen yılan bin yaşasın, bana bir şey olmaz canım’. Ve Elazığ’ı deprem vurdu. Elazığ’ı deprem vurduktan sonra, o depremin ikinci günü bağıra bağıra Maraş’a dikkat edin dedim. Açın videoları bulursunuz. Binlerce video var, Maraş’a deprem gelebilir dikkatli olun diye. Ne Maraş’ın, Malatya’nın resmi organları duydu, ne sivil insanları duydu. Hiç kimse de umursamazdı. Sürekli olarak milyonlarca takipçime ben Twitter’dan yazdığım halde en ufak bir tepki görmedim. Şimdi o deprem de oldu. 50-60 bin kişiyi resmi rakamlara göre toprağa gömdük. Şimdi düşünüyorum, benim insanım, benim organizasyonlarım, benim resmi organlarım niye böyle? Neden, neden ya!”
‘MARAŞ DEPREMİ 5 MİLYON TON DİNAMİTİN AYNI ANDA PATLAMASINA DENK ENERJİ ÜRETTİ’
Günümüzde depremin nerede olabileceğinin ve etkisinin tespitinin yapıldığını ifade eden Görür, “Bir şey olur hiç bilmiyoruzdur. Aniden bir şey olur. Yani birdenbire yürürken şehre aklımıza gelmeyecek şekilde gökten taş düşer, insanları öldürür, evleri yıkar. Deriz ki vallahi yapacak bir şey yok. Allah’tan geldi yani gökten bir taş düştü, geldi ben ne yapabilirim? Öyle değil. Depremin olacağı, geleceği, nereye, nasıl etki edeceği biliniyor. Bunu önceden söylemek mümkün. Tarih, saat, dakika söyleyemiyorsun ama nereyi depremin vuracağını, hangi periyotta vuracağını, vurursa nasıl zarar vereceğini bugünkü bilim ve teknoloji söylüyor. Bizim işimiz bu” dedi.
6 Şubat 2023’teki Maraş merkezi depremler hatırlatan Naci Görür, “6 Şubat’ta olan depremlerde o doğrultu atımlı fay tam 5 milyon ton, dikkat edin, 5 milyon ton dinamitin aynı anda patlamasına denk bir enerji üretti. 5 milyon ton! Hayal gücünüz var mı? Bilmiyorum. 5 milyon ton TNT’yi, dinamiti patlatırsanız açığa çıkan enerjiyi düşünün. Yüzlerce atom bombası. Yani büyük atom bombası Japonya’yı yok etti, öldürdü diyoruz ya bir tane bomba attılar. Yüzlerce bu atom bombası. Dolayısıyla deprem olduğu zaman bu sistemler çok büyük enerji üretiyor. Enerji dalga halinde yayılıyor. Bir yerde deprem olup da enerji açığa çıkarsa deprem oluşur. Deprem de yayılır” şeklinde konuştu.
‘AYNI DEPREM TAYVAN’DA OLDU, 3 KİŞİ ÖLDÜ’
Türkiye’de ile Tayvan’da meydana gelen depremlerden örnek veren Görür, “Yer bilimlerinde bir kaide vardır. Siz ister inanın, ister inanmayın. Eğer bana bir itimadınız varsa benim tavsiyem inanın. O da şu: Bir yerde bir deprem olursa belirli bir zaman sonra aynı yerde, aynı büyüklükte deprem bir daha olur. Bu kaidedir, kuraldır. Bizde Güneydoğu depremi 7.6, 7.7 oldu. 50-60 bin kişiyi toprağa verdik. Aynı büyüklükte deprem Tayvan’da oldu, 3 kişi öldü. Bizde 60 bin kişi orada 3 kişi. Neden? Farkımız ne? Farkımızı söyleyin. Oradaki kentler deprem dirençli. Bizde tövbe akıllarına bile gelmiyor deprem direncini yapmak. Ölen ölüyor kalanlar bizimdir mantığı alıp yürüyor. Biz pazardaki domatesin fiyatına daha önem veriyoruz. Biberin fiyatına daha önem veriyoruz. Kendi insanımıza değil. Bir sefer bunu çok iyi bunu unutmayalım. Aklımızda kalsın” ifadelerini kullandı.
(ANKA HABER AJANSI)